İnternet Sitelerine Erişimin Engellenmesi
İnternet Sitelerine Erişimin Engellenmesi
İnternetteki içerik hızla arttıkça, çeşitli sebeplerden dolayı bu içeriğin bir kısmını fiitreleme ve içeriğe erişimi engelleme de gündeme geliyor. Engelleme çeşitli düzeylerde yapılabiliyor; örneğin kişinin kendi bilgisayarında güvenlik sebebiyle bazı siteleri engellemesinden başlayan uygulama, ebeveynlerin çocuklarının girebileceği siteleri engellemesine, okullarda çeşitli sitelerin engellenmesine, şirketlerin çalışanlarının çeşitli sitelere girişini engellemesine, ISS’lerin müşterilerine engelleme uygulamasına ve hatta ülke çapında uygulanan sansürlere kadar gidebiliyor.
Özellikle hükümetler tarafından uygulanan ülke çapındaki internet sansürleri ciddi anlamda tepki çekiyor. Ülkemiz de bu sorundan büyük ölçüde muzdarip. Bunun en bilindik örneği, zararlı birkaç video yüzünden, popüler video paylaşım sitesi YouTube’a yaklaşık 2 yıldır erişimin engelli olması. Türkiye’de internet sansüründen Ekşi Sözlük, WordPress, Google Grupları, Blogger, DailyMotion, MySpace, Last.fm gibi popüler birçok site de nasibini almış durumda.
Her biri yüz binlerce farklı sayfa barındıran ve içerikleri genellikle kullanıcılar tarafından oluşturulan bu siteleri, sadece birkaç sayfa yüzünden komple yasaklamak bizce makul bir çözüm olamaz. Zararlı içerik barındıran tek bir sayfanın yasaklanmasını anlayışla karşılayabiliriz ama nedense yıllardır bu teknik altyapı bir türlü oluşturulamadı. Dolayısıyla, zarardan çok fayda getirdiği kesin olan bu sitelere ulaşmak için bir şekilde “engelleri aşmak” gerekiyor. Bu arada hatırlatmak gerekir ki çocuk pornosu, telif haklarına aykırı materyaller gibi içeriklerin engellenmesi, arama motorlarından kaldırılması, hatta bu içerikleri yayımlayanların cezalandırılması için tüm ülkeler çalışmalarını sürdürüyor; zaten biz de bunlara karşı değiliz.
TTNET aracılığıyla engellenen bir siteye girdiğinizde böyle bir uyarıyla karşılaşıyorsunuz.
Öte yandan, genellikle orta ve büyük ölçekli şirketlerde de çalışanlara yönelik bir engelleme uygulanabiliyor. Bunun için kullanılan fiitreleme yazılımları genellikle çalışanların verimliliğini düşürecek ve zaman kaybına yol açacak siteleri engellemek için tasarlanmış. Örneğin Facebook’a veya video sitelerine erişim birçok şirkette yasak. Windows Live Messenger gibi mesajlaşma yazılımlarının kullanılması da yasaklanabiliyor. İşe girerken yaptığınız sözleşmede bu tür yasaklara uyacağınıza dair bir maddeyi onayladıysanız bu engelleri aşmak sizin açınızdan risk teşkil edebilir, ancak işveren sonradan ve keyfi olarak böyle bir uygulamaya gittiyse, yasakları makul ölçülerde ve kendi yöntemlerinizle aşmanız büyük ihtimalle sizi zora sokmayacaktır.
SOSYAL MEDYA ENGELLENMELİ Mİ?
Amerika’da IT çalışanlarına yönelik bir istihdam bürosunun yaptığı araştırmaya göre, Amerikalı şirketlerin %54′ü Facebook, Twitter, MySpace, Linkin gibi sosyal ağların kullanılmasını engelliyor. % 19′u sadece iş amaçlı kullanıma izin verirken % 16′sı da kısıtlı kişisel kullanıma izin veriyor. Sadece %10′u ise limitsiz kullanıma izin vermekte.
Elbette bu engellemelerin sebebi çalışanlarının verimliliğinin düştüğü iddiası, ama engelleme yapılan iş yeri türlerine de dikkat etmek gerekiyor. Tanıtımı ya da müşteri ilişkileri için sosyal medyadan faydalanan ekiplerin ya da çalışanların erişimini kısıtlamak verimi daha da düşürebilir. Öte yandan, bazı uzmanlara göre bu engellemelerin geri tepme olasılığı da yüksek, çünkü çalışanlar istediklerini yapmanın farklı yöntemlerini keşfetmek ve bu yöntemleri uygulamakla çok daha fazla zaman kaybedebiliyorlar.
Uzmanlara göre engelleme ne ölçüde olursa olsun, çalışanlar iş saatlerinde sosyalleşmenin ve paylaşmanın bir yolunu buluyor. Üstelik yeni nesle bu kısıtlamaları uygulamak daha da zor, çünkü 18-24 yaş aralığındaki gençlerin %39′u sosyal medya kısıtlaması olan iş yerlerinden ayrılacağını ifade ediyor.